6 Nisan 2022 Çarşamba
İKİ NEFESLİK DÜNYA
Vallahi dünya iki günlük..
İki nefes arası herşey...
Boş şeylerle uğraşmaktan yaşamayı unutuyoruz..
Sevmeyi, sevilmeyi, mutlu olmayı unutuyoruz..
Şu iki nefes arası ne çok şey biriktiriyoruz..
Elbiseler, ayakkabılar, çantalar, takılar, ev eşyaları, araba, çeşitli objeler, faturalar, evraklar, çeşit çeşit dosyalar...
Bir de öfkeler, kırgınlıklar, kırgınlıklar, intikam, hırs, kariyer, para...
Ya ne derlerse, şu desinler, el âlem ne derler...?
Gözyaşları, dumura uğramış hayaller, söylenmemiş sözler..
Kalp kırmalar, can yakmalar, haksızlıklar...
Sonra o son nefes...
Elde ne var...?
Kocaman bir hiç...!
Şu iki nefes arası ne çok yoruyoruz, üzüyoruz kendimizi ve birbirimizi herkesi...!
Değer mi..?
Her insan bunu iyice düşünmeli...
İyilik, güzellik, sevgi ve hoşgörü adına varsa birseyler koşmalı, emeğin alâsı verilmeli...
Yoksa insanın güzel bir sözü, susmalı...
Yola ışık olamıyorsa da o yolu karanlık etmemeli...
İki nefes...
Sadece iki nefes...
Birinde doğuyoruz, diğerinde ölüyoruz...
Biriktirmeyin hiç bir şeyi....!
Hepsi bu dünyada kalıyor...
Bedenimiz dahi bu dünyada kalıyor...
Çürüyüp toprağa karışıyor...
Söylesene efendiliğiyle caka satan ey insan....!
Dünya savaşın ne için...?
Sana kalan ne var...?
Bak ölüyor insanlar...
Hergün binlerce insan ölüyor...
Sen hiç ölmeyecek misin...?
Henüz vakit varken biriktirdiğin ne varsa dağıt, paylaş...
Söyleyeceğin varsa söyle...
Seveceksen sev....
İncitme kimseyi...
Elinden geliyorsa sevgi, merhamet ve şefkâtte ol...
Tüm canlıları sev...
Tüm çocukları sev,.ayırt etme kendi çocuğundan...
Tüm insanları sev, ayırt etme...
İyi ol, çok iyi ol ki ; o son nefesi huzurla verebilesin...
Gidenlerden hiç gelen olmamış...
Bilmiyoruz o gidilen yer nasıl bir yer..?
Tek bildiğimiz gidenin bir daha aynı şekilde burada olamayacağı...
Yaşarken değer bilenlerden ve değer verenlerden olun...
Öldükten sonra gelen ahh vahhların hiç bir önemi yok...
Yaşarken sevin, arayın, sorun, ilgilenin, iyilik edin...
Öldükten sonra ne yapsanız boş...
Öfke, üzüntü, kırgınlık, hırs, kızgınlık yaşarken iki nefesi düşünün...
İki nefes...
Sadece iki nefes...
Bir doğduk, iki öldük...
Hepsi bu...
İki nefes...
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
4 Temmuz 2021 Pazar
İNSAN KALANLARA...
Tuhaf bir illüzyon örgüntüsü...
İnsanlar yaşamaya mı çalışıyor yoksa gördüğü iyi şeyleri yok etmeye mi?
Öyle tuhaf bir durum ki..!
Yarım asır yaşadım anlayamadım, insanların içindeki çirkefliği...
Sen ne kadar iyi olursan ol, karşındaki kötü ise kötüdür.
Şunu anladım ki;
Kendinize sahip çıkmanız gerekiyor ve kimseye yüreğinizi asla açmamanız gerekiyor.
Masumâne ağzınızdan çıkan her söz ya koz olarak saklanıyor ya da yanlış anlaşılıyor.
Yüreğinizden masumca sunduğunuz o tertemiz sevginize bile şüphe duyuyorlar.
İnsanlar ne ara bu kadar körü, ard niyetli, zalim ve sevgisiz oldular bilmiyorum.
Ya da hep böyle idiler de ben mi görmüyordum?
Yaş ilerledikçe çok şeyi insan daha iyi anlıyor.
Meselâ kalabalığın gereksizliğini,
Tek başınalığın paha biçilemez bir değer olduğunu,
Çekirdek ailenin tek ve en büyük sevgi, güven, servet, cennet olduğunu anlıyorsun.
Gözünü ilk kimde açtı isen onda hep değerli olduğunu anlıyorsun..
Ne kadar hata yaparsan yap çekirdek ailen senden hiç vazgeçmiyor.
Geriye kalanlar ödüllü oyuncu, şeytanın vücut almış hali...
İşin içinde menfaat dahi olmasa kendi kendine kötü olan çok iblis var şu yeryüzünde...
Dostluklar yalan olmuş yalan dünyada...
İnsanlar hep sahte, hep hesaplı...
Robot gibi yazılımla çalışan, duyguları hiç olmuş İnsanlar...
Kalp ve beyin dengesini kaybetmiş, sevgiden yoksun insanlar...
Vicdan, merhamet ve şefkâtten hiç bahsetmiyorum bile...
Ben anladım bu dünya sahtelerin dünyası...
Bizler bir avuç insan kaldık yoz kalabalıkların içinde...
Sevdiklerinize sarılın, gözbebeğiniz gibi bakın onlara...
Çünkü onlardan bir tane daha yok.
Sizden de bir tane daha yok.
Sevginizi, enerjinizi, zamanınızı kimse için ziyân etmeyin.
İnsanların sahte simâ ve samimiyetlerine inanmayın.
Unutmayın, siz can kapınızı açmazsanız kimse size zarar veremez.
Elli yaşında hâlâ öğreniyorum...
Dikkat edin, iyi niyetleriniz ve saf sevginiz size zehir olarak dönmesin.
Kimseye gereğinden fazla iyi niyet ve sevgi vermeniz gerekmiyor.
İlle de seveceksiniz yüreğinizden sessizce sevin, İyilik yapacaksanız sessizce ve gizlice yapın.
Dua edeceksiniz habersizce güzel dualar edin.
Ama ne olur kimseye ruhunuzu göstermeyin.
İnsanlar anlamazlar sizdeki güzellikleri, anlasalar da memnuniyet duymazlar.
Kıskançlıkları zehirli bir sarmaşık gibidir.
Ne yaptıklarını anlayamadan ziyan ederler sizi...
Kadını, erkeğ, yaşlısı, genci, çocuğu hiç farketmiyor.
Kötü kötüdür, iyi de iyidir.
Kimse bunu değiştiremedi.
En iyisi kendi özgüvenlik çemberinizin dışına çıkmamak.
Özeliniz hep özel kalsın.
Kimse sizin zayıf ve güçlü yönlerinizi bilmesin.
İzin vermeyin buna...
Gereksiz insanlarla zaman geçirmeyin.
Değer kavramının karşılığı herkeste aynı değildir.
Yaşam içi dışı bir olmayan insanlar yüzünden pek de kolay değildir..
Herkes kendini korumak, sevmek, kendine değer vermek zorunda...
Kimseden değer, saygı ve sevgi beklemeyin.
Çünkü bunlar yüksek erdemli insanlarda bulunur.
Çoğunluğun ruhunu sattığı, aklını ve kalbini unuttuğu bir dünyada var olmaya çalışıyoruz...
İnsan kalabilenlere, gözünden bir damla olsun göz yaşı akanlara, kalplerinde sevgisi olanlara selam olsun...
Sevgilerimle...
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
8 Haziran 2021 Salı
KÜSMEK ÇÖZÜM DEĞİLDİ...
İnsan sevdiğine küsermiş derler ya;
Belki de öyle değildir.
Belki de insan sevdiğine hiç küsmemeli...
Çünkü insan sevdiğine hiç küser mi...?
Sevdiğimin acısını yüreğimde hissettiğimde anladım ki;
Küsmeler çok gereksiz ve anlamsızdı.
Küsmek yerine derdini anlatmalı, karşıdakini dinlemeli.
Empati kurmalı, anlayışlı olmalı...
Küsmek çözüm değildi...
Konuşmaktı çözüm, anlatmaktı.
Karşıdakine şans vermekti, onu dinlemekti...
Gerekirse sitem etmekti.
Her şeye egoyu katmamak gerek...
Bilemiyoruz ki; kim neyi, nasıl yaşıyor...?
Herkesin dile getiremediği hazin bir öyküsü vardır.
Herkesin, kimsenin bilmediği bir yaşam mücadelesi vardır.
Kimse kimseyi asla tam olarak bilemez.
Dinlemeye güneş bir yüreğin varsa,
Karşında da çözülüp dile gelecek bir yürek görürsün...
Hayat bu...
Bir varız, bir yokuz işte.
Elinden, dilinden, yüreğinden geliyorsa daima iyilik yap,
iyi ol, sev ve sevil...
Anla insanları, dinle, gör ama kalbinle gör.
Hayat küsme ve yargılarla ziyan edilemeyecek kadar
değerli...
Sevgilerimle.
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
4 Haziran 2021 Cuma
HADDİNİ VE DENGİNİ BİLEN; KENDİNİ BİLENDİR…
İnsan gönlü pek yüksekmiş, kendini olduğundan hep büyük,
değeri paha biçilemez görürmüş.
Ondandır ki hiç olmayacak insanlar, hiç olmayacaklarla
kendilerini bir tutarlarmış.
Bizim toplumda buna ek olarak bir de cinsiyet üstünlüğü
benimsenmiş.
Karşıdaki insan erkekse; yaşı, eğitimi, konumu, mevkii hiç
önemli değil..!!!
Öyle ya, erkek ya, bütün kadınlara talip olabilir...!
İstediği her kadına hesapsız, kitapsız, çapsız gider.
Kimseyi ne küçümsemek ne de yüceltmek değil maksat...!
Mesele şu ki; sadece erkensin diye hiçbir ayrıcalığın yok.
Adam değilsen zaten çöpsün...!
İstersen paşa ol, istersen amele.
Önce adam olacaksın,
Sonra haddini bileceksin.
Yaşına, konumuna, mevkiine, kültürüne, ruhuna, zihniyetine,
yüreğine denk mi, adamakıllı bir bakacaksın.
Düşüneceksin, kafa yoracaksın...!
Sen birini beğendin diye, o da seni beğenecek diye bir kural
yok.
Amcalar, dedeler giderayak bir telaştalar, ne yaşarsam
kârdır hesabındalar.
Hiç utanmaları yok...!
Gençler kendilerine bakacak zengin kadın ve erkek
derdindeler.
Hayata beleş konma pişkinliğindeler.
Velhasıl kültür, eğitim, ahlâk, toplum ve insanı değerler
bir bir yok oldu.
İnsanlar kudurdu.
Herkes birine sarma derdinde.
Aklı başında olan, kültürlü ve ahlâklı, merhametli ve
vicdanlı, temiz ve dürüst insana rastlamak mucize gibi.
O kadar çok azaldı ki sayıları.
Uçkurunun ve cüzdanının derdinde olanlar çığ gibi.
Dürüst ve temiz insanları mumla arar olduk.
Çevrenizde dürüst ve iyi insanlar varsa onlarla çokça zaman
geçirin.
Dinleyin, sorun, öğrenin hayata dair ne varsa...
Edebiyat, felsefe sohbetleri yapın, bir şarkıyı birlikte
dinleyin...
Belki size bir ud, kanun, keman eşliğinde Dede Efendi'den
bir şarkı söylerler.
Belki bir gitarın telinde ses bulur yüreğinizin sesi.
Belki bir kemanın nağmesi alır götürür duygu deryasına.
Etrafınızda sohbetinize, zamanımıza değecek insanlar olmalı.
İnsan ya susar dinler ve öğrenir ya da bildiğini anlatır,
paylaşır bilmeyen öğrensin diye...
Zaman zaman hem öğretmen hem de öğrenciyiz şu hayatta...
Her kim olursak olalım haddimizi de dengimizi de bilelim...
Öyle bir zamandayız ki; kimse ne Mecnun ne Leyla...!
Haddini ve dengini bilen; kendini bilendir.
Yeryüzünde yaşamak ciddi bir şeydir...
Çok çok önemli ve sorumluluk isteyen bir şeydir.
Yemek yemek, uyumak ve sevilmekten ibaret değil bu yaşam...!
Şayet öyle olsaydı insan en aşağı mahlukat olurdu.
Halbuki Allah insana düşünsün diye bir beyin, kullansın diye
akıl, hissetsin diye bir yürek vermiş.
Sonra kendi esmalarıyla insanı bezemiş.
Çok üstün özellikler vermiş.
Onun için her kim olursan ol; uçkur ve para zihniyetinden arın.
İnsan ol...
Önce insan...
Sonra haddini ve dengini bil.
Herkes herkesin dengi değildir, olamaz.
Eh olsun bir kıssadan hisse...
Bir okumamış cahil vardır,
Bir okumuş cahil vardır,
Bir mevkii için ne oldum cahili vardır,
Bir de parası için adam oldum sanan cahil vardır.
Velhasıl kendini ve haddini bilmek ince iştir, değeri paha
biçilmezdir.
Ne mutlu kendini bilenlere, haddini bilenlere, dengini
bilenlere...
Ne mutlu.
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
22 Mayıs 2021 Cumartesi
GÜLÜMSE VE SEVGİ OL
Harika bir gün ve
harika bir hafta diliyorum Dostlar, Hepimize.
Ne olursa olsun yüzümüz her daim tebessüm etsin.
Yaşamak, dünyada insan olmak inanın çok çok
değerli. Her birimiz çok çok çok şanslıyız.
Şükürde ve farkındalıkla olalım. Bizler nefes
alıyorsak şu hayatta her şey mümkündür. İnanın her şeye gücümüz yeter.
Sadece sevin, affedin, kabul edin ve
şükredin. Düne takılmayın, yaşadığımız ana bakın. Şimdinin gücünü fark
ettikçe geçmiş hiç olmayacak ve geleceğin inşasını da siz yapmış
olacaksınız.
Bir tanecik ömrünüz var, sizden bir tanecik var şu
dünyada, diğer bütün insanların da bir tanecik olduğu gibi.
Empati ile yaşayın ama kendinizi mutlaka
görün.
Hoşgörü ile yaşayın ama kendinizi de mutlaka hoş
görün.
Affedin ve kabul edin, kendinizi ve herkesi, her
şeyi.
Sevgiyle yaşayın, kendinizi de severek yaşayın.
Dünyada insan olarak yaşamanın en
büyük şans olduğunun farkına vararak kendinizi sonsuz ve sınırsız
sağlık, şifa, sevgi, şans, başarı ve berekete uyumlayın. Ve mucizeleri
dilediğinizce yaşayın.
Şunu bilin ki; birileri size kapıları açabilir,
yolunuza ışık tutabilir ancak o yolu yürüyecek olan sadece sizsinizdir ve her şey
ilk adımla başlar.
Siz, biz, hepimiz o ilk adımı atmaya ve
ilerlemeye, sınırsız sağlığa, şifaya, şansa, başarıya,
sevgiye, bolluk ve berekete değeriz.
Çünkü her birimiz ayrı ayrı ve bütün halde
çok değerli, biricik varlıklarız. Hepimiz çok özeliz.
Hadi Güzel Dostum, gülümse aynadaki sana,
sevgiyle sar, kucakla kendini. Sen, sana hazırsan bütün dünya ve evren de
sana hazır.
Gülümse Dostum, gülümse.
Sen çok değerlisin, çok şanslısın.
Sevgiyle…
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
30 Nisan 2021 Cuma
DIŞARDA MEVSİM BAHARMIŞ…
Unuttuk iki yıldır baharı.
Bilmiyorum kaç zamandır uzağız sokaklarla.
İki adım atsam muhteşem güzelliklerini göreceğim doğanın.
Ama bilmiyorum kaç zaman olmuş.
Mahrum etmişiz kendimizi.
Bugün imdat diyen midemin hatırına çıktım sokağa.
Aldım eczaneden bir iki kutu ilaç.
Sonra başımı bir kaldırdım çiçekler açmış lilânın en güzel tonunda.
Hava mis, güneş sıcacık.
Aman Allah'ım! Nasıl da özlemişim.
Her şey ne kadar güzel.
Ve bizler bu güzelliklerden nasıl mahrum kaldık böyle?
Ehh çıkmıştık sokağa, ayaklarım bir keyifli ki sormayın.
Yürümek, taşlara basmak, havayı solumak,
Ağaçları ve çiçekleri renk cümbüşünde seyretmek,
Çok ama çok güzeldi.
Sanki ben de yeniden doğuyordum tabiatla birlikte.
Eve boş gitmek olmazdı.
İndim sokağın altındaki halk manavına.
Taşıyacağım kadar bir iki bir şey aldım iftara.
Mahallenin fırınından da sıcacık iki pide.
Kuyrukta bile bekledim.
Tıpkı çocukluğumdaki gibi.
Sonra mecburen tekrar eve.
Haberlerde demez mi, tam kısıtlama diye.
Dışarıda muhteşem ötesi bir bahar, bizler ise ondan mahrum evlerde kapalı.
Allah'ın yarattığı tüm güzelliklere aşık biri olarak uzak kalmak acıttı kalbimi.
Bizler evde mahkum gibi uzaktan seyrederken hayatı,
Dışarıda tüm kâinat yaratılmışlarla yeniden doğuşun en eşsiz görüntüsünü sunuyordu canlı canlı.
Velhasıl ağaca, yeşile, çiçeğe, toprağa, güneşe, kuşlara, denize hasret bitiyor ömrümüz.
Yaşayamadan tükeniyor ömrümüz.
Bir gün özgürce sokaklarda olursak herkese sarılacağım.
Herkese herkese herkese.
Aynı evde evlâdımıza bile sarılmanın hasretindeyiz.
Ne diyorsunuz bitsin mi artık şu pandemi?
Biz yine sevinçle, mutlulukla olalım mı hayatın içinde?
Ahh İstanbul ahh.
Seni yaşamak varken, bir köşede sana hasret ömrüm gidiyor.
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar