ve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Mart 2024 Cumartesi

‘’MAZİDEN ATİYE ŞİİR OKUMA YARIŞMASI’’ BİRİNCİSİ CELAL ARAS ANADOLU LİSESİ ÖĞRENCİSİ

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından düzenlenen ve amacı ortaöğretim kademesindeki öğrencilere Türk dilini doğru, güzel, etkili ve vurgu ve tonlamalara dikkat ederek icra edebilmek adına okullar arası ‘’Maziden Atiye Şiir okuma’’ yarışmasının Beykoz İlçe BİRİNCİLİĞİNİ Celal Aras Anadolu Lisesi öğrencisi Mehmet Emin KOLİSTOĞLU kazanmıştır.

Okul Yöneticilerinden Ercan ÇETİN yaptığı açıklamada ‘’Okulumuzun 2011-2012 yılında açılışından beri bu okulda görev yapmaktayım. 12 yıl içeresinde bir çok başarıya imza attık. Akademik başarılarımızın yanında, Edebiyat, Kompozisyon, Şiir, Makale, sosyal sorumluluk projelerindeki başarılarımızın yanında sportif başarılarımızda, Masa tenisi erkek takımı NEVŞEHİR’ de yapılan TÜRKİYE FİNALLERİNDE TÜRKİYE BEŞİNCİSİ, DÜZCE’de iki yıl üst üste 2 kez TÜRKİYE GRUP ÜÇÜNCÜSÜ, 1 kez İSTANBUL ŞAMPİYONU, 1 kez İSTANBUL İKİNCİSİ; Genç Erkekler Voleybol Mersin Anamur’da TÜRKİYE ÜÇÜNCÜSÜ, İSTANBUL ŞAMPİYONU; Atletizm Yüksek atlama DÜNYA DÖRDÜNCÜSÜ, GENÇLİK OLİMPİYATLARI BEŞİNCİSİ, BALKAN ÜLKELERİ ÜÇÜNCÜSÜ, 4 kez İSTANBUL ŞAMPİYONU; Futbol İLÇE ŞAMPİYONU, Futsal İLÇE İKİNCİLİĞİ, Basketbol Erkekler 2 kez İLÇE ŞAMPİYONU, 1 kez İLÇE İKİNCİLİĞİ, 2 kez İLÇE ÜÇÜNCÜLÜĞÜ; Voleybol Erkekler 5 kez İLÇE ŞAMPİYONU, 1 kez İLÇE İKİNCİLİĞİ; Voleybol Kızlar 2 kez İLÇE ŞAMPİYONU, 2 kez İLÇE İKİNCİLİĞİ, 3 kez İLÇE ÜÇÜNCÜLÜĞÜ; Futsal Kızlar 2 kez İLÇE İKİNCİLİĞİ, Kros kızlar 3 kez İLÇE ŞAMPİYONU, 3 kez İLÇE İKİNCİLİĞİ, 2 kez İLÇE ÜÇÜNCÜLÜĞÜ; ayrıca ferdi olarak birçok branşlarda İlçe, İl ve Türkiye çapında derece alan öğrencilerimiz olmuştur. 12 yıla sığdırdığımız bu başarılarımız devam etmektedir. Yıllar içeresinde bu başarılarda emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım.’’ Şeklinde açıklamalarda bulundu.     

Beykoz İlçe BİRİNCİSİ Mehmet Emin KOLİSTOĞLU, yarışmada Türk Edebiyatının ünlü şairlerinden Ahmet Muhip DIRANAS’ın ‘’KAR’’ şiirini başarılı bir şekilde okuyarak BİRİNCİLİK kazanmış ve aynı zamanda diğer ilçe birincileri ile İSTANBUL FİNALİNE katılmaya hak kazanmıştır.

Ahmet Muhip DIRANAS’ın KAR şiiri

Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...


Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.

BEYKOZ EĞİTİM VE SPOR Site Yönetimi olarak, Beykoz İlçe BİRİNCİSİ Mehmet Eymen KOLİSTOĞLU’nu ve Öğretmenlerini tebrik eder, İstanbul Finalinde başarılar dileriz.

Arda ÇETİN

Beykoz Eğitim ve Spor

Paşa Ajans

28 Şubat 2024 Çarşamba

OKÇULUK YARIŞMALARI BEYKOZ ÜÇÜNCÜSÜ CELAL ARAS ANADOLU LİSESİ ÖĞRENCİSİ

 

İstanbul İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü ve Beykoz İlçe Gençlik ve Spor Müdürlüğü organizesinde gerçekleştirilen, Beykoz İlçesi Liseler arası Okçuluk yarışmalarında, Celal Aras Anadolu Lisesi öğrencisi Mustafa Talha SAFİ, yapılan yarışmalar sonunda  BEYKOZ ÜÇÜNCÜSÜ olmuştur.

Okuldaki dersleri ve sporu birlikte yürüten başarılı sporcu öğrenci Mustafa Talha SAFİ, derslerini aksatmadan çalışmalarını yoğunlaştıracağını, önümüzdeki yıllarda Şampiyonluğu hedeflediğini belirtmiştir.

BEYKOZ EĞİTİM VE SPOR Site Yönetimi olarak, Beykoz İlçe ÜÇÜNCÜSÜ Mustafa Talha SAFİ’ yi ve Öğretmenlerini tebrik eder, bundan sonraki yarışmalarında başarılar dileriz.

Arda ÇETİN

Beykoz Eğitim ve Spor

Paşa Ajans

16 Aralık 2023 Cumartesi

OKUL MÜDÜRÜ İNTİHAR ETTİ


İstanbul’un Beykoz ilçesi okullarından, Beykoz Boğaziçi Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Müdürü Abdullah ÇATAL bu sabah saatlerinde okulun spor salonunda kendini iple asarak hayatına son vermiştir.

Okul personeli tarafından emniyet ve sağlık ekiplerine haber verilmiş, spor salonuna gelen emniyet ve sağlık ekipleri tarafından Abdullah Çatal’ın hayatını kaybettiği tespit edilmiştir.

İntihar ederek hayatına son veren Abdullah Çatal’ın cansız bedeni adli tıp kurumu morguna kaldırıldı.

Beykoz’da başarılı çalışmaları ile sevilen ve takdir edilen eğitim yöneticisi 2 çocuk babası idi.

Cenazesi 17/12/2023 Pazar günü Samsun Vezirköprü Adatepe köyünde defnedilecektir.

Beykoz Eğitim ve Spor Yönetimi olarak merhuma Allah’tan Rahmet, ailesine sabırlar, Eğitim camiamıza başsağlığı dileriz.

Beykoz Eğitim ve Spor

9 Kasım 2022 Çarşamba

YAŞAMDA VAR OL...

Doğaya bakıp örnek almak gerek..
Güç toplamak gerek..
Umut etmek gerek..
Hayata tutunmak gerek...
Tutunurken akışa da uymak gerek..

Güneş'e bak...
Hergün yeniden doğup batıyor..
Ve var olalı hep tek başına...
Ya  Ay...!.
Her gece yıldızlara rağmen var...

Her mevsim ağaçlar, bitkiler, çeşit çeşit hayvanlar, böcekler, kuşlar vs..hepsi hepsi bitmez bir döngüye yeniden yeniden var oluyorlar...
Hiç bir ağaç yaprak döktü diye kuruyup ölmüyor...
Zamanı gelince yeniden yemyeşil yaprakları oluyor...

Su hep akar...
Dağ, dere, taş, toprak, deniz, okyanus demeden hep yol alır, hep var olur...
Doğada oluş vardır, şikâyet yoktur..
İnsan da böyle olmalıdır..
Her daim bir oluş içinde, oluşu su gibi akışda..

Şikâyet etmeden, olmakta olana şükürle  ve huzurla yaşamalı..
Zamanı gelince herseyin bir sonu vardır..
Şüphesiz ömrün de...
Onurlu, vicdanlı, merhametli, dürüst  yaşamaya bakın..
Kalplerde yaşamaya bakın..
Hesap etmeden, yargılamadan, kırmadan, dökmeden yaşayın..

Herkesin herşeyden ve herkesden, canlı cansız her varlıktan öğreneceği şeyler vardır..
Zamanınızı iyi değerlendirin..
Sizi üzenlerle saniyenizi dahi ziyân etmeyin...
Sizi hak etmeyenlerle de görüşmeyin.. 
Herkes kendi sarrafında değerlidir...
Dikkat edin değer bilmeyenlerde ziyân olmayın..
Kendinizi gerçekten iyi tanıyın...
Ne istediğinizi de istemediğinizi de bilin..
Bilin ki yolunuz kolaylıkla olsun...

Oldu ya yanlışa denk geldinizse, su gibi olun...
Esnek ve akışkan olun, yolunuzu değiştirin...
Ama asla yolculuğunuzdan vaz geçmeyin...
Hatır diye de çukura atlanılmaz...!
Değerinizi bilin, iyi yaşayın, iyi insanlarla görüşün..
Bugünden akan...
Sevgilerimle...

Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

7 Haziran 2022 Salı

CELAL ARAS ANADOLU LİSESİ ÖĞRENCİLERİNDEN‘’KADINA YÖNELİK ŞİDDET’’KONULU TİYATRO GÜNLERİ DEVAM EDİYOR

Beykoz İlçesi Kavacık Celal Aras Anadolu Lisesi Öğrencileri 2021-2022 Eğitim ve Öğretim yılı içerisinde hazırlamış oldukları ‘’KADINA YÖNELİK ŞİDDET’’ konulu tiyatro gösterilerini yıl sonu etkinlikleri çerçevesinde okulun konferans salonunda sergilemektedirler.

Öğrencileri ile birlikte tiyatro çalışmalarını hazırlayan ve organize eden Celal Aras Anadolu Lisesi Rehber Öğretmeni Mukaddes ÇAM ile yaptığımız görüşmede ‘’ Yıl içerisinde öğrencilerimiz ile, yıl sonu için bir tiyatro gösterisi hazırlamaya karar verdik. Öğrencilerimizin özverili çalışmaları sonunda hazırladığımız oyunu,  bu hafta içinde tüm okul öğrencilerimize ve velilerimize seanslar halinde sunuyoruz. Gün içerisinde 3-4 seans ile 2 veya 3 gün sürecek olan tiyatro günlerimizde, Tahminimizden daha fazla ilgi gören öğrencilerimiz çok mutlu oldular. Aldıkları alkışlar yorgunluklarını unutturdu. Tiyatro günlerinde her görevde çalışan öğrencilerimize, bizi yalnız bırakmayan okul idaresi ve tüm öğretmen arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi sunarım.’’ Şeklinde konuştu.

Beykoz Eğitim ve Spor Web Sitesi Paşa Ajans yönetimi olarak izlediğimiz tiyatro gösterisinde öğrenciler çok anlamlı, toplumsal bir olaya parmak basan konusu ve müthiş performansları ile göz doldurdular.

Tüm emeği geçenleri tebrik ediyoruz.

Arda ÇETİN
Beykoz Eğitim ve Spor
Paşa Ajans

KIRIN GÖRÜNMEZ ZİNCİRLERİNİZİ ESARETİNİZDEN KURTULUN

Hiç bir şey görüldüğü, duyulduğu, konuşulduğu ve hissedildiği gibi değildir.
Her görünenin bir değil binbir ardı vardır.
Kendini dupduru karşısındakine yansıtan yok denecek kadar azdır.
Sekiz milyar insan içinde birine kendini yakın hissediyorsan,
Bu çok büyük bir şanstır.
Eğer bu his karşılıklı ise mucizenin kendisi olmuşsun demektir.
Küçük şeyleri egosal hale getirerek  şansınızı ve mucizenizi ziyân etmeyin.
Birbirinizin görünmeyenlerine saygı ve hoşgörü ile zaman verin.
Dünyasal engelleyicilere takılmadan güvenmeyi seçin.
Huzurda yol almayı bilin.
Unutmayın asıl mucize o ilk an,
Enerjilerinizin uyumla bir olduğu o ilk karşılaştığınız andır...!
Kalplerinizden akan yüksek frekanslı sevgi enerjisi aranızda mükemmel bir bağ oluşturur.
Kimileri bunun farkına varır, mucizenin akışına bırakır kendini...
Kimileri ise dünyasal engelleyicilerle kendi mutluluğununun akışını durdurur.
Yaşam kaynağınızın önündeki bütün durduruculardan kendinizi arındırın.
İzin verin yaşam mucizelerini sunsun size..
Yaşamı keyifli bir oyunmuş gibi tadını alarak yaşamak mümkün..
Sadece kırın görünmez zincirlerinizi, esaretinizden kurtulun.
Bu hayat her birimize ayrı ayrı  verilmiş  muhteşem ötesi bir armağan..
Ziyàn etmeden keyifle, mutlulukla yaşayın.
Hiç bir şeyi sakın sakın ertelemeyin..
Bir saniye sonrasına bile hükmümüz yok.
Her şeyi anında yaşayın.
Kafanızın içinde sizi sürekli durduran geveze bir zihin var.
O zihne sus demeyi bilin.
Zihin konuştukça, siz zihnin kölesi olursunuz.
Oysa efendi olan Sizsiniz, zihniniz değil...
Görünmeyenin ardını kendinize göre yorumlamayın..
Saf akışa bırakın kendinizi...
Ve mutluluğu her daim yaşayın.
Yüreklerindeki kutsal sevgiyle bir olun.
Sevgiden bu kadar korkmayın.
Sevgi çok güzel bir şey.
Enerjisi en yüksek olan his, sevgidir.
Kaynağı ise kalbinizdir .
Kalbinizle dost olun, ona iyi davranın.
Siz buna değersiniz.


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
 

23 Mayıs 2022 Pazartesi

BİR HOŞ SADA...

Bir hoş sada idi dünya...
Gelen baktı, giden baktı...
Kimsenin aklına gelmedi tat almak..
Güzellikleri, hissederek seyre dalmak..
Yaşamı buram buram solumak..
Boşverin sahip olamadıklarınız için ziyân etmeyin ömrünüzü...
Yalısı olan da bir, sokakta olan da..
Mide dediğin ne ki..?
Bir iki lokma...
Doymaksa maksat, oldu bitti işte..
Bir iki lokma...!
Bolca yaşamaya bakın..
Şarkı söyleyin, dans edin, sevin, sevilin...
İyilik edin, derdi olana derman olun..
Düşenin elinden tutun..
Paylaşmasını bilin, derdi de neşeyi de..
İnsana insan gerek...
Gerisi boş...
Bir nefes...
Bir nefes de olsa gülün, mutlu olun...
Bir gün veda ederken buraya, buruk kalmasın yüreğiniz..
Herkes herkesin herşeyidir..
İnsanlara can olun, canan olun, dost olun, sırdaş, yaren olun...
Bırakın kirli hesapları...
Sadece iyi ve güzel insan olun...
Sevgi ve merhametiniz olsun...
Kimseye kalmıyor ne dünya, ne de dünya malı...
Bir avuç toprak değil midir, sonumuz...?
O zaman neyin telâşı, neyin hırsıdır bu...?
Sadeleşin, minimalizm olsun tarzınız...
Ama coşkunuz, sevinciniz, neşeniz,  mutluluğunuz sonsuz olsun...
İnsana insan gerek...
İnsana yürek gerek...
Bir hoş sada olan şu dünya, kimsenin gözünde kalmasın...
Misafiriz ya, en lezzetli, en keyifli, en mutlu misafirlik olsun ziyâretimiz...
Gelen hoş olsun, giden de hoş olsun..
Han dediğin nedir ki...?
Yolcular olmasa, hancı ne yapsın hanı..?
Bir hoş sada...
Bize kalan bu yolculukta,
Sadece bir hoş sada...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
 

19 Mayıs 2022 Perşembe

YEDİKULE ZİNDANLARI…TARİHİN DERİNLİKLERİNDE SÖRF


Yedikule, İstanbul’un tarihi semtlerinden biri…

İstanbul boğazının Marmara denizine açılan kıyısında, adını tarihi yarımadayı çevreleyen, İstanbul surlarının semtte bulunan yedi kulesinden almaktadır.

Yedikule; ilk yapılış amacı, Bizans’a misafir gelen kralları ve yabancı saray mensuplarını karşılamak ve ağırlamak için yapıldı. Konu ile ilgili Türk Tarih Kurumu’nun araştırmaları neticesinde Bizans İmparatoru Theodosius, bir zafer takı olarak ALTIN KAPI’YI yaptırdı. Daha sonra tahta geçen oğlu dört tane yüksek gözlem kulesi yaparak, altın kapı ile kaleyi birleştirdi.

İstanbul’un Fethi ile dünya tarihine çağ atlatan Fatih Sultan Mehmet, dört kulenin etrafına üç kule daha ekler ve yedi kuleden oluşan bir yapı oluşturur. Yapıya surlar ekleyerek, kuleleri bağlamak sureti ile bir garnizon oluşturur. Ve bugün günümüze kadar ulaşan Bizans ve Osmanlı uygarlıkları bütünleşmiş olur.

Genel olarak Yedikule zindanları olarak anılan, yedi kulenin her kulesine bir isim verilmiştir.

GENÇ OSMAN KULESİ: Osmanlı döneminin en genç padişahlarından Genç Osman, bu kulenin ikinci katında, Yeniçeriler tarafından boğularak katledilmiştir. Ayrıca Kule içinde kesilen başların atıldığı KANLI KUYU bulunmaktadır. Bu kuyu, günümüzde hâlâ ziyarete açıktır.

CEPHANELİK KULESİ: Yıllarca cephanelik deposu olarak kullanılmış ve devlet suçlularının hapsedildiği zindanlardan biridir.

III.AHMET KULESİ: Yıllar içeresinde depremlerle yıkılmış olup, Padişah III.Ahmet tarafından yapım ve onarımı yapılarak günümüze kadar ulaşması sağlanmıştır.

HAZİNE KULESİ: Tarihin bir döneminde hazinelerin muhafaza edildiği yer idi. Devletin hazinesi bu kulede tutulurdu. III.Murat döneminde devlet hazinesi saraya götürüldü. Kule ile ilgili diğer konu ise; yanında bulunan Yanan Kasır köşkündeki yangından etkilenerek, sonrasında onarılmasıdır.

ZİNDAN KULESİ: Zindan olarak kullanılan iki kuleden biridir. Zaman zaman çıkan yangınlarla içinde bulunan ahşap katlar yanarak hasar görmüştür. Kitabeler Kulesi adı ile de anılmaktadır.

TOP KULESİ: Tarih içeresinde hapishane olarak kullanılmış, yangında yanan bir kuledir.

BAYRAK KULESİ: Yedi Kuleler arasında en sağlam olan kuledir. Altın Kapı’nın üstünde Sancağın dalgalandığı bir yerdir. Yeniçerilerin sürekli nöbet tuttukları bir Kuledir.

Yedikule zindanları, tarihte yerini alan ve günümüze kadar ulaşan İstanbul’un ve Türkiye’nin en eski açık hava müzelerinden biridir. Tarih içeresinde günümüze kadar ulaşan çeşitli efsanelerle de anılır.

Tarihin derinliklerinde gerçek bir sörf yapmak istiyorsanız, YEDİKULE ZİNDANLARINI kesinlikle ziyaret ederek, tarih içinde yaşamalısınız.

Arda ÇETİN

Beykoz Eğitim ve Spor

17 Mayıs 2022 Salı

KENDİNİ KEŞFET, İSTEDİĞİN İŞTE EN İYİSİ OL...

Kendinize severek yapacağınız, profesyoneli olacağınız bir iş bulun...
Öyle ki; bu alanda zirve olun..
En iyi olun..
O zaman herşey sizindir...
Odağınız ne ise onu büyütür, onu geliştirirsiniz..
Kalbiniz hangi iş için sevinçle doluyorsa  orada ekmeğinizi dolu dolu kazanırsınız...
İnsan severek yaptığı ve en iyi olduğu bir işten asla yorulmaz, bıkmaz..
İşleyen demir gibi işlendikçe ışıldar...
Değerine değer katar..
İnsanın bir yol göstereninin olması ne güzeldir...
İnsanın istediği yolda desteklenmesi ne şahânedir..
Bilmeden bir yelpazenin dalları gibi  dallara ayrıldık...
Hadi onu da öğreneyim, şunu da da yapayım, bu da olsun, şu da olsun derken  kendimize ışıldamayı unutmuşuz..
Hayat bazen fena sürükler, fena çarpar insanı..
Kimi kader der, kimi yazgı der..
Ama ne olursa olsun insan neyi istiyorsa onu yapmalı..
Başkalarının aklı ile, isteği ile hayatını hiç etmemeli..
Kendi rotasını dilediğince seçebilmeli..
Başkaldırmalı engellere karşı...
Sesini yükseltmeli, ben benim demeli...!
Hayatımı ziyân etmenize izin vermem demeli..
Gelenek, görenek, atalardan gelen can yakan zincirler...
Küflü düşünceler, zalim kafalar, taş yürekler...
Bencil zihniyetler...!
Bunlar değil midir ki körpe canlarımızı hiç edenler...?
Bunlar değil midir ki bizleri karanlığa sürükleyenler...?
Yusuf misâli atıldık kör, dipsiz, karanlık kuyulara...
Çırpındıkça boğulduk gözyaşlarına..
Zalim bir değil ki binlerce...!
Tanımadığın biri bile düşman kesilir durup dururken...
Hayat koşulları canını okumuştur ya, dur bir de ben vurayım buna derler..
Akıllı olmalı insan, akıllı ve cesur...
Ne istediğini de, ne istemediğini de bilmeli...
Sakın ola kendine asla engel koyma...
Engel olanları çek kenara sen yoluna devam et aslanlar gibi..
Kendine ışık ol, Güneş gibi ışılda...
Ne yaşına, ne cinsiyete, ne coğrafyaya takılma...!
Sana geç kalmışsın, senden birşey olmaz diyenlere şöyle bir gül de geç...
Bak bakalım kim geç kalmış...?
Sen kendine inandığın sürece  yürürsün hayat yolunda...
Başarırsın istersen, neyi istiyorsan...!
Yeter ki kendine en iyisinden bir uzmanlık alanı bul..
Sevdiğin, keyifle yaptığın, hiç yorulmadığın ve çokça kazandığın bir işin olsun..
Bilmiyorduk ki, meğer ruh para kazandıkça  ışıldıyormuş...!
Dikkat edin iyi şeyler bizlere hep kötü diye öğretildi...
Sorgulayan bir beynin olursa her işin senin istediğin gibi olur...
Dünya var olalı herşey zıttı iledir...
Bunu bil de kendinden şaşma...
Rotan hep kendine olsun...
Yetmiş yaşında yazar, manken, sporcu,  sanatcı, akademisyen, doktor ve avukat, sinema ve tiyatro oyuncusu olanlar var..
Son nefese kadar herşey mümkündür...
Ne olur yaşam ışığınızı canlı tutun...
Kimse kimseyi yargılayacak kadar masum, ak pak değildir...!
Kimse kimsenin yürüdüğü yolu, acılarını, gözyaşını ve herşeye rağmen hayattaki duruşunun onurunu bilemez...
Kalp vardır, yarayı sarar, sever...
Kalp vardır, yara üstüne yara açar, linç eder..
İnsan vardır, insan vardır...
Ne diyeyim ki..?
Her gördüğümüz insan olsaydı yeryüzü mutlu insanlarla dolu bir cennet olurdu..
Herşey şu hayatta insan için...
Nefes alıyorsan senin senaryon da  her an değişebilir Dostum..!
Bunu hep hatırla, olur mu...?

Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
 

15 Mayıs 2022 Pazar

GÜVEN...

Bir insan bir kere güven duygunuzu yok ettiyse, bir daha asla söylediğine de yaptığına da  inanasımız gelmiyor..
Güven, bilgiden de önemlidir...!
Ve başka bir şey; biri sürekli size yıkıcı eleştiriler yapıyorsa ve sizde hiç olumlu birşey görmüyorsa burada da kesinlikle  kötülük vardır.. Art niyet vardır.
İnsan, insana ışık olmalı, yol açmalı...
Dürüst ve erdemli bir insan kimsenin ışığını yok edip karanlığa, umutsuzluğa  itmez..
İnsanın son nefesinde dahi umut vardır. Yaradan son nefesimize dahi umut vermiştir.
İnsanlar bilerek ya da bilmeyerek yanlış seçimler yapmak zorunda kalmış olabilirler, kendileri dışında gelişen bir takım şeyler yüzünden yazgıları değişmiş de olabilir. Herşey herşey olabilir.. Bu insanları değersizleştirmez.. Herşey insan içindir. Zaman içinde kimin ne olacağını kimse bilemez..
En zifiri karanlık da aydınlık olur, en imkânsız denilen engel de hiç olur, aşılır.
Ego ve kibir  en kötü yazgıdan da kötüdür...
İnsanları iyice tanımadan, bilmeden, sadece  güvendiğiniz biri tavsiye etti diye kimseye yüksek paye vermeyin, güvenmeyin, inanmayın..
Yarım asırlık ömürde ne insanlar gördüm de bitti sandım dediğimde yeni yeni  insancıklar görüp yine de şaşkınlıklar yaşadım. Sonsuz türü var insanın..  Bitmiyorlar bilin bunu..
Siz, Siz olun kendinize sahip çıkın ve hiç kimseye güvenmeyin. Sadece kendinize ve sizi yaradana güvenin..
Herşeyinize sahip çıkın.
Dünya; egosuna, hırsına yenik, karanlık ve zalim, kötü insanlarla dolu. İyiler de var ancak çok azlar ve çoğu da yaralıdır, zulmedenler tarafından...
Kendinize, çocuğunuza, ailenize sahip çıkın, sırrınızı sahip çıkın, paranıza, emeğinize, zamanınıza sahip çıkın...
Hani geçiyoruz ya şu dünyadan, en azından huzurla ve sevgiyle geçelim.


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
 

6 Mayıs 2022 Cuma

İNSANLAR AVUNTU İÇİNDE...

Avutuyorlar insanlar kendilerini, birbirlerini...
Boş bir hayale takılıp gidiyorlar..
Görünüşde herkes mutlu, mesut...
Bir aşk terânesi, sözüm ona bir sevda masalı yaşıyorlar...
Bin bir kahramanı olan..
Herkes farkında, herkes görüyor, herkes biliyor..!
Kral çıplak misâli..
Herkes kendini avutuyor...
Herkes biliyor bir hayal ile avunduğunu...
Yine de herkes devam ediyor...
Birbirinin aynı olan günler, iltifat ve teşekkür ihtiva eden sohbetler...
Kimsenin kimseye can, ya da yar olduğu yok...
Ama hepsi hayali aşk yaşıyor...
Bir sevda masalının kahramanı ilan etmişler kendilerini hayal dünyalarında..
Sağlıklı mı, bilmem...?
Görüntüde herkes mutlu...
Gerçekte kim mutlu, kim var, kim yok belli değil...
Herkes birbirinin farkında olmasına rağmen kendini tek zannediyor...
Tuhaf bir durum...
İnsan beyni, sahibini mutlu etmek adına  herşeye bir kabul noktası bulabiliyor...
Gariptir ki ; kimse çok eşli olmak istemediği halde çoğu insan çeşitli şekillerde çok çok eşli ..!
İstek ve değerler çakıştığında insan beyni kurnaz...
Zayıflıkları olan insanlar mutluluk adına  en olmaza bile evet derken, Kendilerine de en  büyük  zararı verdiklerini fark etmiyorlar bile...
Şaşkınlık içinde izlerken, okurken, görürken farkettim ki insanlar kendilerini avutuyorlar...
Gerçekte kimse yaşamıyor ve kimse mutlu değil..
Kimse istediği istasyonda değil, çoğu insan yanlış trende seyrediyor hayatı...
Ne diyelim...?
Hayat işte..
Herkese çeşit çeşit, binbir türlü...
Belki vazgeçiş, belki kabulleniş, belki olanla mutluluk oyunu...
Birşey var ki; o kesin...!
Herkes kendi kafasındaki dünyanın baş kahramanı...
Hani derler ya, "haklı olmak mı yoksa mutlu olmak mı...?" diye..
Sanırım artık kimse haklı olmak ya da olmamakla ilgilenmiyor..
İnsanlar sadece mutlu olmak istiyorlar...
O zaman herkes kendi bildiğini yaşasın...
Ama kul hakkına da girmesin...
Ne kendi kul hakkına ne de bir başkasının kul hakkına girmesin..
Avunmak, avutulmak acaba hayatı geçiştirmek mi...?
Peki insan hayatı geçiştirilecek kadar basit mi, ucuz mu ya da değersiz mi...?
Ne dersiniz, düşünmeye ve hakikaten yaşamaya değmez mi hayat...?

Sevgilerimle  Dostlar...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
 

26 Nisan 2022 Salı

SEN KENDİ YAŞAMININ KAHRAMANISIN...

Bazen hüznü de giymeli ki insan neşenin, sevincin değerini daha bir iyi anlasın..
Tatlı yorgunlukları olur insanın..
Haklı savaşları, onurlu yürüyüşleri olur...
Yaşam içinde her halin namzetiyiz..
Herşey insan için..
Sevinmesini de, ağlamasını da, düşsek bile ayağa kalkıp kararla yürümeyi de bileceğiz..
Bizler, herbirimiz birer yaşam kahramanıyız...
Kendimizle gurur duymalıyız..
Onur duymalıyız...
Ve mutluluğun da en doğal hakkımız olduğunu bilmeliyiz...
Bazen çok savaşları olur insanın, belki yenilgileri de olur çokça...
Karanlığın son olduğunu da düşünebilir insan..
Oysa hiç bir savaş, bir hiç bir yenilgi, hiç bir karanlık asla son değildir...!
Savaş varsa yenilgi de bir zaferdir..
Ve henüz, Güneş doğduğunda aydınlanmayan bir karanlık olmamıştır...
Önemli olan var olduğunun farkına  varmak ve yola ne olursa olsun devam etmek...
İmkânsızlıklara rağmen Güneş gibi ışıldayan nice yaşam kahramanları var...
Zamanın altı harflerle yazdığı isimlerin öykülerini  okuyun...
Yaşamlarını öğrenin..
Bakın bakalım neyi, nasıl ve hangi imkânsızlıklar içinde başarmışlar...?
Sizi yaşama bağlayan bir hayat amacınız olsun...
Yılmadan devam edin, amacınıza doğru..
Herşeyin farkında, bilincinde ve tadında olarak anlamları taçlandırarak yaşayın..
Sevgilerimle Dostlarım...

Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

22 Nisan 2022 Cuma

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMININ 102.YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN

Türkiye Büyük Millet Meclisi açılışının 102. Yıldönümü kutlu olsun.
23 Nisan 2020 tarihinde açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Millet egemenliğinin temsil edildiği yerdir.
İlk Meclis Başkanı olarak seçilen Mustafa Kemal, bu anlamlı günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak Türk çocuklarına armağan etmiştir. Her yıl yurdun dört bir yanında kutlamalar yapılmaktadır.
TBMM, Mustafa Kemal'e 24 Kasım 1934 tarihinde oybirliği ile "ATATÜRK"soyadını vermiştir.
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin resmî bayramlarından biridir. Türkiye ve KKTC'nin yanı sıra Kosova Cumhuriyeti'nde "23 Nisan Kosova Türkleri Millî Bayramı" olarak kutlanır.
Ulusal Egemenliğimizi temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisimizin sonsuza dek yaşatılması Türk Milletinin en önemli görevlerinden biridir.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun.

Beykoz Eğitim ve Spor
Web Sitesi Yönetimi 

HERŞEYE RAĞMEN...

Herşeye rağmen, hayat değer ...
Kendinizi kapatmayın..
Gülsün yüzünüz, umut dolu olsun yüreğiniz..
Kalbiniz kelebekler gibi pır pır uçsun..
Herşeyi fazla düşününce insan yaşamayı unutuyor..
Gülmeyi, konuşmayı, sevmeyi ve sevilmeyi unutuyor..
İzin verin kendinize, cesurca yol alın hayatın içinden..
Herşey insan için..
Canın yansa da ayağa kalkıp kahkaha atabilmelisin...
Öyle mutlu olmalısın ki gökyüzü sana heves  etmeli...
Öyle coşkun olmalısın ki bulutlar uçan mavi halın olmalı..
Cesur ol, yaşa her ne ise yaşa..
Kontrolü bırak..
Gözlerine gelen damlalara da yüzünü kaplayan sevince de izin ver..
İstiyorsan avazın çıktığı kadar bağırarak ağla...
İstiyorsan en yüksek sesle haykır sevincini, mutluluğunu..
En eşsiz kahkayı sen at şu yeryüzünde...
Renkler gibidir hayat...
Renkler gibidir insanlar ve hisleri..
Renkler gibidir yaşanan herşey...
Göğsünü ve kollarını kocaman açarak kucakla hepsini...
Unutma...!
Herşey geçici, biz de geçiciyiz...
Bir süreliğine  misafirliğe geldiğimiz şu dünyayı çok da kafaya takma..
İnsan gibi yaşa ve insan gibi yaşat...
Dürüst ve ahlaklı ol..
Gerisi sadece sevgi..
Bilgiden daha büyük tek bir güç var, 
O da Sevgi...!
Ne olur yüreğini sevgiye aç...
Sevgiyi yaşa..
Bugün belki, henüz kimseden duymadın ise,
Bak Ben, Sana söylüyorum ..!
Dostum; "seni seviyorum"
Sadece Seni de değil ;
Seni, Beni, Bizi, Hepimizi Seviyorum...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
 

15 Nisan 2022 Cuma

KISSADAN HİSSE...

Sevgi denince aklınıza ne geliyor..?
Gerçek sevginin ne olduğunu yeryüzünde gerçekten bilen var mı...?
Canlı cansız tüm varlığa bakışınız  nedir...?
Göğsünüzün solunda olan kalpten  gerçekten haberiniz var mı...?
Ya merhametten, vicdandan, saygıdan, hoşgörüden, empatiden haberi olan ve bunlarla bütün olan yeryüzünde hakikatte kaç kişi var...?
Eğitim ve öğretimle bir yere kadar başarabiliriz belki bazı şeyleri...
Ancak insanın ruhu karanlıksa, yüreği çirkinse, cehaletini de kötülükle besliyorsa  bunlar için  yapılacak pek birşey yok..
Maalesef  kötüleri iyi eden bir formül  henüz bulunamadı..
Yeryüzünde  bunlar da var..
Siyah ile beyaz gibi, güzel ile çirkin gibi, iyi ile kötü gibi...Daima  herşeyin bir zıttı var..  Artı  eksi kutuplar gibi.. .
Kimsenin kafasının içine girip zorla birseyler öğretemeyiz.. Kimsenin yüreğini alıp temizleyemeyiz...
İnsan ancak kendisi isterse birşeyler değişir ya da olur..
Hayat denen şu yolda karşımıza her tür insan çıkar..  Önemli olan kendimizi tanımamız, ne isteyip istemediğimizi bilmemiz, bize uyumlu olmayan insanlardan uzaklaşmamız, kötü niyetli insanlardan  kendimizi korumamız gerekiyor..
Düşünün doğanın içinde vahşi olan ve olmayan sayısız canlı türü var... Bunlardan en tehlikelisi şüphesiz insandır. Çünkü  insan sinsidir, binbir yüzü vardır ve kendini  amacına göre gösterir, asla açıkça göstermez.
Oysa diğer canlılara bakın.. Aslan ben kuşum demez, kuş ben kaplanım demez,  timsah ben kelebeğim demez, çiçek ben arıyım demez, diken ben gülüm demez, yılan ben sineğim demez...  Bu şekilde örnekleri çoğaltabiliriz. Bilirsiniz hepsinin ayrı ayrı ne olduğunu...  Gidip de timsaha sarılmazsınız, aslanla konuşmasınız, yılana merhaba demezsiniz, kuştan, gülden, ağaçtan korkmazsınız.. Kelebeği  avucunuza alırsınız, arı dan ise kaçarsınız... 
Görüyorsunuz  değil mi ...?  Bütün bu canlılar ormanda  hep birlikte yaşarlar ve birbirlerini de iyi bilirler...  Kaçmaları, korunmaları gerekenlerin de farkındadırlar.  Bizler de onların hangilerinin tehlikeli olup olmadıklarını gayet iyi biliriz.
Yeryüzü insan da dahil bütün bu canlılarla bir bütün.. Yaşamda ustalık tehlikelerden korunarak, iyilik, mutluluk, huzurda keyifle yol alabilmektir.. İnsan yüreğinde sevgi taşırsa iyi olur, vicdanlı ve merhametli olur, adil olur..
Yüreğinde sevgi, iyilik, vicdan, merhamet taşımayanlar yeryüzünün en tehlikeli insanlarıdır.  Savaşlar, katliamlar, tacizler, zorbalıklar, şiddetin her türü bu insanlar tarafından  yapılmaktadır..
Yolumuz sevgi, iyilik, vicdan, merhamet  yolu olsun..Terazimiz doğru tartsın, herşeyde dengeyi sağlayalım..  İyi insanların sayısını artıralım ki, yeryüzü huzur bulsun...
Aslında düşününce huzurun sevgi olduğunu da görebiliyoruz.. Herşey huzurda taçlanır...
Kıssadan hisse olsun Dostlarım...
Sevgi ve Saygılarımla...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

11 Nisan 2022 Pazartesi

KENDİNİ VE YAŞAMINI  SEVGİYLE KUCAKLA

Hayat sadece sen kendini farkettiğinde başlar...
Ne kadar uzun yaşadığın değil, ne kadar güzel yaşadığındır önemli olan..
Dolu dolu, tadına vararak yaşamak gerek..
Cesur olmak, endişe ve korkulardan arınmak gerek...
Hayır ve evetleri kendi seçimince olmalı insanın...
Her yeni güne yeni bir ömür diye bakmalı...
Yirmidört saati  yirmi asır gibi yaşamalı...
Fotoğraflara bakıp ahh demek yerine iyi ki diyebilmeli...
Ve güne daha coşkulu anılar bırakabilmeli insan...
Geçtim yine  yakın zamanın tünelinden...
Ne O eski  Ben,  ne Ben O eski Ben...
Anlıyorum ki hiç birseyde takılıp kalmamak gerekiyor...
Her yeni güne yeni umutlar, yeni sevinçler, yeni neşeler katmak gerek...
İnsan kendine yaşam için sınırsız şans ve fırsatlar vermeli...
Şu hayatta en çok kendimize ketum olduk...
Artık zamanıdır kendimizi sevmenin, sarmanın...
Çünkü başka feda edecek zamanınız da olmayabilir...
Çünkü bizi bizden daha çok sevecek kimse yok...
Bir tek anneler sever...
O da her anne değil...
Şimdi kendini farket, hayatı farket ve en güzelinden dolu dolu yaşa bugünü...
Bak dün gitti, yarın meçhul, elde olan sadece bugün...
Kendini ve yaşamını sevgiyle kucakla Dostum...
Sevgilerimle...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

6 Nisan 2022 Çarşamba

UMUT

Keşke bir çay içmek kadar basit olsaydı hayat...
Keşke bir çiçeğe, böceğe romantik sözler yazmak kadar basit olsaydı hayat..
Yaş ilerleyince  hayatın ergenlerdeki gibi uç uçuş  olmadığını anlıyor insan...

Her zaman derim;
Yaşam çemberi ne kadar küçükse hayaller o kadar basit ve mutluluk da o kadar çok...
Yaşam çemberi büyüdükçe  insan hayallerle, çiçek, böcekle avutamıyor kendini...
Mutluluk denen şey olmuyor, onun yerine insan huzuru arıyor...
Kalabaklıktan tenhalığa, tek başınalığa yol alıyor...

Çoğu konuşmalar lak laktan öteye gitmiyor, zaman ziyân oluyor...
İnsan çemberinin dışına çıktığında bildiği herşey anlamını kaybediyor...
At gözlüklerini çıkarıp atıyor...
Herşeye sonsuz bir gözle bakıyor...
Gördükleri, bildikleri, öğrendikleri onu dünyasal basit şeylerden uzaklaştırıyor...

Mesela aşk, aşk olmaktan çıkıyor...
Birinin sevdiği olmak hiç ama hiç anlamlı gelmiyor...
Çünkü sevgi, sağlık, huzur ve bilgelik ile yol almanın mucizesini yaşıyordur.
Kendini sevdiğinde, başka sevgiye ihtiyaç duymuyor..
Zamanını bilgelik yolunda ışık olmak için kullanıyor.

İşte o zaman beş duyu ile anlamlı olan çok şey anlamını kaybediyor.

Birşeyleri bilip de, bilmeyenlerin boşa çabalarını görmek de maalesef yüreği burkuyor.
Ancak elden gelen birşey yoktur.
Herkes kendi bilincine yolculuk yapmak zorunda.
Kimse kimsenin yerine hiç bir şeyi yaşayamıyor.

Bu mümkün olsaydı en başta anneler çocukları için herseye gönüllü olurlardı.

İşte Dost...
Dünyanın sonsuz aynası ve yansıması var.
Sen hangisine denk geliyorsan onu gerçek sanıyorsun.
Oysa hepsi ayrı ayrı bir yanılsama sadece..
Diyeceğim o ki...!
Lütfen hiç bir şeye anlam yükleme...
Sadece kendi çemberinde kendinin en iyisi olmaya bak..
Gerisini de takma kafana...
Olana eyvallah de geç, takılma...
Üzülme, dert etme...
Gülebiliyorsan gül lütfen ve geç gitsin...
Kuantum alanda sonsuz ihtimaller senin için hazır...
Seçim sana kalmış...

Her insan kendi seçimlerini yaşar ve sonuçlarını görür..

Keşke  her ne ise yaşadığımız böylesi çetrefilli olmasaydı...
İnsan yeryüzünde efendi sayılan, sonsuz gücünün farkında olmayan bir aciz aslında...

Ömrümüz, yolumuz kolaylıkla olsun...
Mucizeler her birimizi kolaylıkla bulsun...
Güneş herbirimize gülümsesin...
İşte umut ya...
Buraya yine de insanlık adına bir umut bırakalım...

Sevgi, saygı ve selamlarımla...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

İKİ NEFESLİK DÜNYA

Doğuyoruz, sonra da ölüyoruz...
Vallahi dünya iki günlük..
İki nefes arası herşey...
Boş şeylerle uğraşmaktan yaşamayı unutuyoruz..
Sevmeyi, sevilmeyi, mutlu olmayı unutuyoruz..
Şu iki nefes arası ne çok şey biriktiriyoruz..
Elbiseler, ayakkabılar, çantalar, takılar, ev eşyaları, araba, çeşitli objeler, faturalar, evraklar, çeşit çeşit dosyalar...
Bir de öfkeler, kırgınlıklar, kırgınlıklar, intikam, hırs, kariyer, para...
Ya ne derlerse, şu desinler, el  âlem ne derler...?
Gözyaşları, dumura uğramış hayaller, söylenmemiş sözler..
Kalp kırmalar, can yakmalar, haksızlıklar...
Sonra o son nefes...
Elde ne var...?
Kocaman bir hiç...!
Şu iki nefes arası ne çok yoruyoruz, üzüyoruz kendimizi ve birbirimizi herkesi...!
Değer mi..?
Her insan bunu iyice düşünmeli...
İyilik, güzellik,  sevgi ve hoşgörü adına varsa birseyler koşmalı, emeğin alâsı verilmeli...
Yoksa insanın güzel bir sözü, susmalı...
Yola ışık olamıyorsa da o yolu karanlık etmemeli...

İki nefes...
Sadece iki nefes...
Birinde doğuyoruz, diğerinde ölüyoruz...

Biriktirmeyin hiç bir şeyi....!
Hepsi bu dünyada kalıyor...
Bedenimiz dahi bu dünyada kalıyor...
Çürüyüp toprağa karışıyor...

Söylesene efendiliğiyle caka satan ey insan....!
Dünya savaşın ne için...?
Sana kalan ne var...?
Bak ölüyor insanlar...
Hergün binlerce insan ölüyor...
Sen hiç ölmeyecek misin...?

Henüz vakit varken biriktirdiğin ne varsa dağıt, paylaş...
Söyleyeceğin varsa söyle...
Seveceksen sev....
İncitme kimseyi...
Elinden geliyorsa sevgi, merhamet ve şefkâtte ol...
Tüm canlıları sev...
Tüm çocukları sev,.ayırt etme kendi çocuğundan...
Tüm insanları sev, ayırt etme...
İyi ol, çok iyi ol ki ; o son nefesi huzurla verebilesin...

Gidenlerden hiç gelen olmamış...
Bilmiyoruz o gidilen yer nasıl bir yer..?
Tek bildiğimiz gidenin bir daha aynı şekilde burada olamayacağı...
Yaşarken değer bilenlerden ve değer verenlerden olun...
Öldükten sonra gelen ahh vahhların hiç bir önemi yok...
Yaşarken sevin, arayın, sorun, ilgilenin,  iyilik edin...
Öldükten sonra ne yapsanız boş...

Öfke, üzüntü, kırgınlık, hırs, kızgınlık yaşarken  iki nefesi düşünün...
İki nefes...
Sadece iki nefes...
Bir doğduk, iki öldük...
Hepsi bu...
İki nefes...

Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

3 Nisan 2022 Pazar

İNSAN OLABİLMEK...

Kibirli insanları asla anlayamamışımdır...
Herkesin fani olduğu bir âlemde yaşıyoruz...
Herkes birkaç metre beyaz kumaşa sarılarak toprağa gömülecek...
Kimse etiketini, evini, parasını, arabasını,  cicisini, bicisini  götüremeyecek...
Kim neye sahip olduğunu sanıyorsa hepsini bırakacak ardında...
Bir zaman gelecek insanlar adını dahi unutacaklar...
Kimse kimseyi hatırlamayacak...
Kibir fena bir şey...
Kibiri zırh gibi giyenler  kendilerine  nasıl bir zarar verdiklerini  biliyorlar mı acaba...?

Bir insana en çok yakışan tevazudur...
Sevgidir, merhamettir, şefkattir...
İyilik ve hoşgörüdür...
Cömertliktir, paylaşmaktır...
Bir insanın yüreğinde olmaktan öte bir zenginlik yoktur...
Kibirli insanlar, yüreklerde yerleri olmayan  aciz insanlardır tüm dünyevi saltanatlarına rağmen...

Dünya bir sahne...
Perde kapandığında herkes aynı...
Kimse kimseden üstün değil...
Üstünlük Yaradanın verdiği canda güzel bir yürek olabilmekte...!
Yoksa kimse kimsenin etiketiyle, eviyle, parasıyla, arabasıyla kısaca kapitalist sistemin getirdiği yalancı zenginliğiyle  ilgilenmiyor...

Kime ne  senin sahte varlıklarından....?
Kime ne senin oyuncaklarından...?
Lokmanı paylaşmaktan acizsen, bir selamı vermekten acizsen, bir tebessümü dahi çok görüyorsan, aslında sen kocaman bir hiçsin....!
Ne kürkle adam olunur, ne hırka ile âlim...?
Yürekçe, insanca diye bir şey var...
Sen ondan bilir misin...?
İşte ondan haber ver...

Boşver kibiri...!
Boşver etiketi...!
Boşver malı mülkü...!
Boşver değersiz zenginlikleri...!
Sen, yürek zengini ol...
Sen, İNSAN ol..!
İNSAN...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

15 Mart 2022 Salı

HER AN HER ŞEY MÜMKÜN

Sevgili Dostlar,

Hayatın kime, ne getireceğini kim bilebilir ki..?
Her an her şey olabilir...
Hayatınıza anlam ve güzellik katacak,
Merhametli, vicdanlı, sevgi ve şefkat dolu, vefa bilen, değerli insanlar biriktirin.
Herşey insanla güzel, insanla anlamlı...

Zamanınızı  duvarlar arasında, bilgisayar ve telefon başında ziyân etmeyin.
Yeryüzü insanın mutluluğuna adanmıstır.
Sayısız güzellik ve nimetle doludur.
Bunların farkına vararak, tadını alarak yaşamalı insan...
Dört mevsimi de dolu dolu hissederek yaşamalı...
Ayağı toprağa basmalı, avuçlamalı o toprağı, kokusunu içine çekmeli tüm çiçek,  bitki ve ağaçlarla birlikte...
Gökyüzüne bakıp mavi olmalı, özgür çok çok özgür olmalı...
Ruhu kanatlanıp seyreylemeli tüm var olanı...
Çocuklar gibi şen ve sevinçli olmalı..
Koşmalı, zıplamalı, sıkıca sarılmalı birbirine...
Bencilce hırs ve çıkarlar yüzünden barış, huzur, mutluluk heba edilmemeli...
Çıkmalı sokağa, karışmalı yaşama...
Duvarlar gönüllü hapishanemiz olmuş da haberimiz yok...
Bilgisayarlar ve akıllı telefonlar prangalarımız olmuş da haberimiz yok...
Nicedir unutmuşuz yaşamayı, gülmeyi,  mutlu olmayı, biri ile gözgöze gelmeyi...
Kucaklaşmayı, tokalaşmayı, dostça bir eli tutmayı...
Unutmuşuz...
Gittikçe hissiz, tatsız, tuzsuz birer mekanik robot oluyoruz da farkında değiliz...
Kalp olmazsa beynin önemi yok...
Ruh olmazsa bedenin önemi yok..
İnsan kalbi ve ruhuyla insandır...
Yoksa gerisi sadece makinadir..
Makinalar da sadece vardırlar, yaşam onlar için anlam ifade etmez..
Diliyorum  yaşamın içinde olarak, anlamlı ve erdemli, sevinçli ve mutlu, keyifli ve huzurlu, sevdiklerimizle yaşayalım...

Bir tanecik canımız vardı şu dünyada...
İstediğimiz sadece biraz insanca yaşayıp gitmekti...
Çok kıydık kendimize, çok kıyıldı kendimize...
Güzel günler bize, biz güzel günlere hasret kaldık...
Gelsin artık hakkımız olan tüm güzellikler, iyilikler, mutluluklar, huzur, bolluk bereket...
Ne diliyorsak kolaylıkla gelsin artık..
Karışalım yaşamın içine canlı yaşayanlar olarak...
Canlı olduğumuzun farkına vararak...
Tüm canlılarla birlikte tabiatın içinde var olalım..
Sevdiklerimizle el ele uçurtmalar uçuralım gökyüzüne...
Pamuk şekerinden yapış yapış olsun parmaklarımız, tadı hiç bitmesin dilimizde...
Yüzümüzde hep çocuk sevinçleri olsun...
Biz ister ve inanırsak herşey mümkün..

Sevgi ve Saygılarımla...


Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar 

2022-2023 SEZONU CELAL ARAS ANADOLU LİSESİ SINIFLARARASI FUTBOL SÜPER LİGLERİ PUAN DURUMU

2022-2023 SEZONU CELAL ARAS ANADOLU LİSESİ SINIFLARARASI FUTBOL SÜPER LİGLERİ PUAN DURUMU
TAKIM FOTOĞRAFINA TIKLAYINIZ