Eylül mü dedi biri...?
Ahh Eylül, ahhh...
Kalbimde sızı, ruhumda özlem, yüzümde hüzün, gözlerimde yaş..
Kalbim özler deli deli, amansız, çaresiz..
Dilim haykırır sessiz çığlıklarını yüreğime ok gibi saplar..
Tüm sevdiklerim uzaklarda...
Kimine umut Eylül, kimine hüzün..
Kimine son, kimine başlangıç...
Döker tüm ağaçlar yapraklarını bir bir...
Sarı, yeşil, kızıl karışır birbirine...
Eser rüzgâr, savurur her birini...
Bir uğultu gelir sızar ruhumun derinliklerine..
Yüreğim haykırır ;
Seni çok özledim, ne olur gelsen, ne olur sevsen beni diye..
Yere düşen her yaprak ölümü fısıldar kulağıma...
Rüzgârın soğukluğu kimsesizliğime mühür olur sanki...
Oysa yaşanası neler mümkündür, kör inatlar olmasa...
Ömrümüz tükeniyor sevdiklerimize hasretle...
Sanki sonsuz ömrümüz varmış gibi tüketiyoruz birbirimizi...
Esme ey rüzgâr, savurma yaprakları, toza dumana katma ..
Daha umutlarım var benim, hayallerim var...
Bir yürekte can olmaya hevesim var benim..
Esme rüzgâr, canımı acıtıyorsun...
Ben güneşi severim, güneşin ışığını ve sıcaklığını severim...
Soğuk ürpertir beni..
Soğuk yokluk demek, herşeyin yokluğu demek..
Eylül...
Hazan mevsimin ilk ayı...
Eylül, sıcak yüreğe soğuk el...
Eylül, sızlatır karşılıksız atan kalbi...
Ziyân eder sevgiyi...
Tüketir ömrü...
Bir de kavuşturan Eylül vardır..
Sevenleri kavuşturan Eylül..
Keşke bütün Eylüll'er kavuşturan olsa...
O zaman kim üşütebilir ki sevginin ısıttğı yürekleri...
Gider gelirim, bütün kapıların sevgiye açıldığını görürüm...
Sevgi varsa bütün mevsimler aşktır..
Sevgi varsa bütün Eylül'ler sıcacıktır..
Kalbin atıyorsa bir canda, tüketme ömrünü hasretin kıyısında...
Varsa bir hayalin sahip çık..
Umudunu bırakma boş bir banka..
Şehrim bugün soğuktu, çok soğuktu...
Yaz bitti..
Sonbahar, soğuk bir kışı haber veriyordu sanki...
Bugün kimsesizliğimle çok soğuktu..
Özlemlerimi yüreğimde sakladım..
Kimseler bilmesin üşüdüğümü..
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
hüzün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hüzün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4 Eylül 2021 Cumartesi
4 Şubat 2020 Salı
DÜNYAYA GELİŞİMİZİN GURBETLİĞİ,GİDİŞİMİZİN HÜZNÜ,OLMAKDA OLANIN,ARDINI BİLMEYİŞİMİZDENDİR...!
Dünyadan önce ne idik, geldiğimiz yer nasıldı, orada mutlu
muyduk..?
Hiçbirini bilmiyoruz.. sadece sezgisel , ruhsal düşünsel
olarak bilmeye, anlamaya ve yorumlamaya çalışıyoruz..
Elimizde olan şu anki algılarımızla yaşadığımız
dünya...rağmenlerine rağmen sevdiğimiz, ömür sürdüğümüz dünya..
Bir yandan dünyadan, bir zaman içinde ayrılacağımızın
burukluğu ve bunun için hiç bir şey yapamayacağımızın çaresiz kabullenişi ,
diğer taraftan ise o bilmeyi unuttuğumuz yerden dünyaya gelişimizin garip
gurbetliği..
Aslında bilmediklerimizle yaşamın akışında
insan olarak bu deneyimin içinde olmak tahmin edilemeyecek kadar zor bir
şey... Ve biz insanlar bunu bilsek de bilmesek de başarmak zorundayız..
Bilebilseydik olanın ardındakini kim bilir belki de zor dediğimiz ne varsa hepsi
kolaylık ve sevinç olurdu..
Kim bilir belki daha mutlu olurduk, daha huzurlu ve daha iyi
olurduk...
Her ne yaşıyorsak zorluk yaşananda değil, yaşananın
ardındakini bilmeyişimizdendir. Çünkü biz insanlar beş duyu ötesini
algılayamıyoruz, bilmiyoruz.. Yeryüzüne gelirken bildiğimiz her şey unutturuldu
bizlere...Az sayıda hatırlayanlar bütüne yol gösteren , herkesi aydınlığa
taşıyacak olan özel seçilmiş
görevlilerdir...Bunlara rehber de denir. Işık
görevlileri de denir..
Ruhani ve dünyevi yaşamlar
arasında, uyku ile uyanıklık arasında gider geliriz..
Uyanmayı başarmış insanlar , insanlığa mucize katkıları
olan, devrim niteliğinde buluşları olan insanlardır. Bunlar bizler gibi normal
görünseler de aslında kendilerini insanlığa adamış dahi insanlardır..
Mevcut bilgilerimiz bizi kısır döngülere götürür... Ufku açık
bilinç ise bizi sonsuz bilgiye ulaştırır... Bunu başaranlardan olmak hepimiz
için dileğimdir...
Bilim dünyası öyle mucizeler keşfediyor ki ; insan ömrü ,
bedeni ve sağlığı asırlar boyunca
hayalini dahi kuramadığı bu yeni bir durumun
hoş bir telâşın içinde.... Bu bilgiye ve imkâna ulaşanlar için, dünyadan
ayrılış ölüm, hastalık, yaşlılık artık tarihe karışıyor.
Çaresiz dediğimiz ne
varsa hepsinin çaresi artık mümkün...Gençlik, sağlık ve güzellik ..
Bilim, sonunda hüznümüzü sevince , çaresizliğimizi mutluluğa
taşımayı başardı..
Biliyor musunuz? Birileri uzun ömrün, gençliğin, sağlığın ve güzelliğin çaresini bulmuş..
Telomer nedir, ne işe
yarar...?
Finiti nedir, ne işe yarar..?
Kök hücre ve kolojen nedir , ne işe yarar...?
Bunları insanlığa sunan bilim insanları kimlerdir...?
Lütfen bunları araştırın,
öğrenin ve görün ki; artık her şey mümkün...
Çaresizliğe boyun eğenlerden değil mucizelere inanan ve o
mucizeleri yaşayan şanslı insanlardan olun...
Kim bilir belki bir gün ölümün hüznünü de sevince dönüştürmeyi
başaran birileri çıkar...
Kim bilir belki zihnin ardındaki tüm kapalı perdeler bir bir
açılır da bizler de bilinmezlerin çaresiz hüzünlerine, gurbetliğine güle güle
deriz..
Olur mu, olur...
Yok ki imkansız bir şey...!
Ben çocukken dahi inanmadım ki imkânsızlığa ...!
Kırın zihin zincirlerini, atın at gözlüklerin , açın bilincinizi,
doldurun sevgiyle yüreğinizi, inançla beyninizi.. Her şey her şey mümkündür... Bunun için
kendinize de, başkalarına da fırsat verin...
Son bir şey !..Takmayın kafaya, olanı da olmayanı da, şu
hayatı keyiflice mutlu yasamaya bakın ..Kendi kendinizi de kandırmayın..
Sorun varsa çözün, çare arayın, umudunuz Güneş
kadar aydınlık, kartal kadar güçlü ve kararlı, okyanus kadar engin, kâinat kadar sonsuz olsun...
Yaşayın Dostlar, yaşayın...
Sevgilerimle..
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
------------------------------
SPOR YAPMAK SİZDEN/SPOR SALONU BİZDEN