Osmanlı zamanında Sofya’nın
etrafını çeviren surların dış kısmında Halil Efendi adında kendi halinde
yaşayan bir Türk varmış. Bulgarlar Halil efendiye aptal diyorlarmış, şaşık
diyorlarmış, ne yaptığını bilmez diyorlarmış, hakaretler edip aşağılıyorlarmış.
Sonra, Sofya civarında bir yıl çok fazla saman yetiştirilmiş, herkesin
ihtiyaçtan fazla samanları elde kalacakken, Halil efendi samanları satın almaya
başlamış, herkes samanlarını Halil efendiye götürmüş, Halil Efendi kimseyi geri
çevirmeden herkesin samanlarını almış. Tabi samanlar çok fazla olduğu için ucuz
ucuz herkesin samanlarını toplamış.
Bulgarlar da o zaman şunu
söylemiş; ‘’gördünüz mü biz size söyledik bu Halil Efendi normal bir adam
değil, ne yapacak bu kadar samanı herkes fazla samanını satıyor, Halil Efendi
de herkesin samanını alıyor.’’ Şeklinde aralarında konuşmaya başlamışlar.
Aradan bir yıl geçmiş ve yeni sezonda
hiç saman yok. Bu kez saman satanlar, Halil Efendiye saman satın almak için
gidiyorlar. Halil Efendi de geçen sene ucuza topladığı samanları aynı şekilde
ucuza vermiyor. Ve elde etmiş olduğu kazanç ile de köprü yaptırıyor. Ve köprünün
bir ucuna ‘’KÖPRÜ OLMAYAN YERE KÖPRÜ YAPTIRIN’’ diğer ucuna da ‘’ÇEŞME OLMAYAN
YERE ÇEŞME YAPTIRIN’’ şeklinde yazdırıyor. O yüzden Balkanların tamamında
Osmanlı köprüler yaptırmıştır. İki yakaları birleştirmiştir. Bir de yol
kenarlarında çeşmeler yaptırmıştır. İşte ‘’SAKLA SAMANI GELİR ZAMANI’’
Atasözümüz de bu şekilde günümüzde anlamını hala yitirmeden kullanılmaya devam
ediyor.
Yazan ve Derleyen: Arda ÇETİN
Uluslararası İlişkiler Mezunu
**********************