Okulun kızları toplanmıştık, herkes durup dururken babasını anlatmaya başladı. Sanki hayat gözüme gözüme sokuyordu babasızlığımı, haykırıyordu kulaklarıma avazı çıktığı kadar...
Ben bir köşede sessizce onlara bakıyor ve dinliyordum. Herkesin bir sözü, heyacanı, coşkusu vardı. Kızlar adeta yarışıyorlardı babalarını anlatırken...
Kendimi çok garip hissettim. Benim şu hayatta babam da yoktu hiç bir şeyimin olmadığı gibi..Sustum ve sadece onları izledim, dinlerken..
Hiç unutmam, yıllar sonra ve yıllar boyu en iyi en yakın arkadaşım olacak kızlardan biri babasını öyle bir anlattı ki; gıpta ile dinledim.
"Babam beni çok sever, her şeyimle ilgilenir. Her gece kendi elleriyle portakal suyumu içirir bana, dişlerim sağlıklı olsun ister...."
Aaaaaa.....demek böyleymiş insanın bir babasının olması...
Dedem babamı sevmediği için beni de sevmezdi. Çünkü annemi çok seviyordu ve kızını babamla paylaşmak istememişti.
Annemi abla, yeni kocasını da enişte bilerek büyüdüm ben. Sonraları anlatılan gerçekler hiç de iyi değildi. Hayat bütün korkunç yüzlerini bana göstermek için ince işçiliğine çoktan başlamıştı.
Koca dünyada küçücük bedenimle yapayalnız ve çaresizdim. Her şeye boyun eğmek zorunda bırakılmıştım. Kendim için yapabileceğim tek şey okuyup bir meslek sahibi olmak ve kendimi kurtarmaktı.
Benim babam ölürken aslında ben de ölmüştüm, annem de ölmüştü. Çünkü baban yoksa annen de yok, annen yoksa hiç kimsen de yok demektir. Annem yeni ailesiyle meşgulken ben onun hayatında istemediği bir ayrık otuydum.
Zordur babasızlık, annesizlik, kimsesizlik...! Çok zordur. Çünkü insanlar zalimdir, kötüdür. Zulmederler, zulmederler.. zulmederler..
Hani hep kutlanır ya babalar ve anneler günü, Bana o kadar boş gelir ki... Kiminin havasını attığı, arkamdaki - sağımdaki- solumdaki gücüm dediği, kiminin ise karanlık kör kuyulardaki çaresizliğini haykıran saçma günler.. Adaletsiz günler bu günler..! ADALETSİZ...
Çünkü her çocuğun hakkıdır anne ve babasıyla sevgi, huzur ve güven içinde büyümek...
VE... tüm toplumun sorumluluğudur, kimsesiz, yetim ve öksüzlere sevgi, şefkat ve güvenle sahip çıkmak, onlara da huzuru solutmak...
Herkes insan olabilseydi, insan olmanın erdemini ruhuna işleyebilseydi benim gibi yetimler de, öksüz ve kimsesizler de şu dünyada sevgi, huzur, şefkat ve güven içinde yaşayabilirlerdi.
Maalesef ben ve benim gibilere hayatın okkalı tokadı, bütün zehriyle vurdu. Babasız olmak, olmamaktı şu dünyada... Sanki bizlerin hiç birşeye hakkı yoktu..
Yıllar sonra, babasının eliyle portakal suyu içirdiği arkadaşımın babasını tanıdığımda dünyanın en harika babasına sahip olduğunu gördüm. Gerçekten de muhteşem bir babası vardı. Güçlüydü, dağ gibiydi, kartal gibiydi ve bir anneden çok daha şefkatli idi. Öyle harika bir babaydı ki; evlatlarının arkadaşlarına bile babalık yapan çok özel bir insandı.
Ben, babalığın ne olduğunu arkadaşımın babasında gördüm. Ömrümce dualarımda olacak. Rabbim sağlıklı, uzun ömürler versin o eşsiz güzel babaya...
Diliyorum tüm babalar , arkadaşımın babası gibi bir baba olsunlar...Belki o zaman biz yetimlerin de gözlerinde bir ışık, kalplerinde bir umut olur.
Bu dünya sadece sahibi olanların değil, hepimizin dünyası... ve hiç kimse annesiz, babasız olmak istemez.. Bizlerin de hakkı burada herkes gibi mutlu ve güvende yaşamak..
Tüm insanlara sesleniyorum, kimsesiz çocukları da sevin, onlara da anne, baba olun. Annesi, babası ölmüş, ya da terketmiş çocuklar masum, en az kendi öz çocuklarınız kadar değerli ve özeller...
Bu dünya, hepimizin kalbinden sevgi ve şefkatini esirgemesin ki; Seni Yaradan da Senden esirgemesin...
Sevgi ve şefkate yüreğiniz olsun yeter. O zaman hiç kimse kimsesiz olmayacak, biliyor musunuz...?
Şu yetim ve buruk yüreğimle, acıyan tüm hayatımla hakiki babaların gününü kutluyorum..
Herkes herkesin herşeyidir, kimse kimseden ayrı değildir. Ayrılığı yapan sadece zihnindir.
Sevgilerimle...
Ceyda ÇEÇEN
Eğitimci Yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder